Renk, duyusal bir olaydır. Her renk deneyimi, bir ışığa verilen fizyolojik tepki ile başlar. Göz, ışığı algılayan organdır. Işık gözbebeğinden göze girdiğinde, gözün arkasında bulunan retina üzerinde parlar. Retina, birbiriyle ilişkili sinir hücrelerinin çeşitli katmanlarından oluşan. karmaşık bir organdır. Yalnızca fotoreseptör hücreleri ışığa hassastır. Bunlar rodlar ve konlar olarak iki çeşittir. Rodlar, ağırlıklı olarak loş ışıkta siyah-beyaz ışık sağlarlarken konlar gün ışığı görüşü ve rengi algılamayı sağlarlar.
Renk 18.yy’a kadar karanlıkta kalmış bir alandı. Isaac Newton’un deneyleri sonucunda felsefi ve bilimsel alanda büyük ölçüde kabul görür hale geldi. Bu dönemde renk hakkında yazan ve çalışan insanlar sanatçılar değildi. Rengin modern çalışmalarının temelinde Isaac Newton’un ve Johann von Wolfgang Goethe’nin gözlemleri ve çalışmaları vardır. Newton’un, rengin tek başına ışıktan üretilir kanı’sı modern fiziğin temeliolarak kabul edilir.
Renk, güneş ışığından meydana gelir. Güneşli bir günde renklerin daha parlak ve daha canlı olmaları, kapalı bir havada ise renklerin parlaklığını kaybetmeleri ve olduklarından daha koyu görünmeleri, rengin ışığa bağlı olduğunu gösterir. Işığın olmadığı yerde her şey şekil ve renk olarak karanlıkta kaybolur. Işığın çeşitli dalgaboyları bir nesne üzerinde parlar ve o yüzey, nesneden yansıyan renk hariç bütün renkli ışınları emer ya da eksiltir. Bu renk, gözün retinal duvarının hücrelerinden alınır ve yansıtılır. Örneğin bir eşyanın bize mavi olarak görünmesinin nedeni, o cismin güneş ışığından sadece mavi ışığı yansıtması ve diğer renkleri tutmasından dolayıdır. Doğadaki varlıkların açık ya da koyu görünmeleri tutmuş oldukları ışığın azlığı veya çokluğuna bağlıdır. Görünen renkler konlarla açıklanır. İnsanlarda kırmızı, yeşil ve mavi olmak üzere 3 çeşit kon bulunur. Bu üç dalgaboyundan milyonlarca renk açığa çıkar. Algılayıcı sinir hücreleri çeşitli tonları emer ve renklerin çözümlenmesi için beyne mesaj gönderir. Yani renk gözle görülür ama beyinle ve biliçaltında algılanır. Beyin uyarımları aynı zamanda duygusal ve psikolojik tepkilere neden olan endokrini regüle eden ana bezlere de gönderilir. (Nielsen &Taylor, 2007)
Renkler, bir duygunun, bir mizacın görsel ifadesi olabilir. Birçok rengin vücut üzerinde fizyolojik etkileri vardır ve uyarmak ya da sakinleştirmek için kullanılabilir. Renkler, alarma geçirmek ya da uyarmak için kullanılır. Yanıp sönen kırmızı bir ışıkla, bir yeşil ışığa verdiğimiz tepki aynı değildir ve bu bilinçaltında gerçekleşir.