Etrafımız renklerle çevrili. Baktığımız, gördüğümüz her yer ve her şey renklerden ibaret. İşte tam da bu sebeple renklerin duygularımız üzerinde de büyük etkileri olabiliyor. Kimi renkler zaman zaman bizi mutlu hissettirirken, kimileri de melankoliye yol açabiliyor. Aynı şekilde öfke ya da heyecan duygularımız da yine renkler sebebiyle ortaya çıkabiliyor.

Peki, renkler bu kadar hayatımızın içindeyken onları gelişi güzel kullanmak; örneğin evi, ofisi, bir okulu ya da hastaneyi dekore ederken renkleri, yalnızca modern ve göze hoş görünsün ya da temiz olsun kiri göstermesin diyerek seçmek sizce ne kadar doğru? Renk seçiminin insanı fizyolojik ve psikolojik olarak nasıl etkileyeceğini düşündünüz mü hiç?

                 

Belki günlük hayatın koşuşturmacası içinde ‘renk’ seçimleri size sıradan kararlar gibi gözükebilir. Ancak renklerin üzerimizde yarattığı etkilerin, tahmin edebileceğinizin çok daha ötesinde olduğunu söyleyebiliriz.
Üstelik yanından gelip geçerken ‘ne kadar canlı ve güzel bir renk’ diye aklınızdan geçen anlık düşüncelerden de söz etmiyoruz. Çünkü onlar unutulur gider. Fakat bir renge daha uzun süreli ya da sürekli maruz kalmak sizi alabildiğine etkiler.

Hele ki çocuklar… Onların o hassas ve sonsuz hayal gücüne sahip iç dünyaları için renkler, bambaşka şeyler söyler.

İşte bu yüzden çocuklara uygun renkleri seçme konusunda, yetişkinlere kıyasla çok daha detaylı ve profesyonel bir çalışma yapmak gerekiyor. Bu konuda dikkat etmemiz gereken birkaç önemli kriter bulunuyor.
Öncelike çocuk odaları hem çekici ve eğlenceli olmalı hem de öğrenimlerine, beyin gelişimlerine katkı sağlamalı. Bunun yanında duvar rengini seçerken onların hem görme duyusunu koruyacak hem de uygun çalışma ortamı sağlayacak, fiziksel ve ruhsal sağlığını koruyacak, rahat uyuyabileceği ortamlar yaratacak renkler seçilmeli…

Aynı hassasiyeti okullarda da göstermemiz gerekiyor. Bir eğitim kurumundaki eğitim, öğretim verecek kadro, bina ve eğitim materyalleri gibi unsurların önemini artık hepimiz biliyoruz. Peki ya renkler? Göz sağlığını koruyacak, öğrenmeye olanak sağlayacak ve fiziksel ve akıl sağlığını destekleyecek renkler hangileri… Bunları hiç düşündünüz mü?

Çocuklarda rapor edilen birçok rahatsızlık, huzursuzluk, ilgi kaybı, davranış probleminin altında uygunsuz fiziksel ortamların yattığı birçok bilimsel çalışmayla desteklenmiş durumda. Peki, bunlar arasında en önemlisinin plansız ışık ve renk kullanımı olduğunu biliyor muydunuz?

Renkler çocuklar için oyun gibidir. İsterseniz siz de renklerin dilini öğrenerek onlara çok iyi birer oyun arkadaşı olabilir, doğal olarak rengârenk olan iç dünyalarını daha da renklendirebilirsiniz.
Böylece hayal güçleri gelişirken, motivasyon ve odaklanma yetenekleri artar; psikolojileri olumlu yönde etkilenir.

Hemen söyleyelim bu oyunun sonunda her zaman çocuklar kazanıyor.

İşte tüm bu sebeplerle, Filli Boya olarak Uzman Psikolog Ayben Ertem ile işbirliği gerçekleştirdik. “Renkler bizi nasıl etkiliyor, çocuklarımızı nasıl etkiliyor, okullarda dikkat/öğrenmeye etkileri neler ve bu konularda neler yapabiliriz” gibi sorulara cevap arayarak “Filli Boya Çocuklarda Renk Etkisi” ve “Filli Boya Okullarda Renk Etkisi”
koleksiyonlarımızı hazırladık.

Filli Boya Çocuklarda Renk Etkisi koleksiyonumuzda renklerin ışığın ürettiği enerji ile çocukların gelişimine, yaratıcılığa, verimliliğe ve öğrenmeye olan etkisini ortaya koyarak öneriler sunuyor, tüm aileler ve ebeveynler için çok önemli bir kaynak sağlıyoruz. Bu koleksiyonla “renklerin gücü, tanımı, temel öğeleri, çocuklar üzerindeki etkileri, yaş aralığına göre doğru renk kullanımı” başlıklarıyla, çocuklar ve renkler arasındaki güçlü bağı anlatırken, özel çocuklar için de doğru renk önerileri sunuyoruz.

Okullarda dağıtılacak Filli Boya Okullarda Renk Etkisi koleksiyonumuzu ise Milli Eğitim Bakanlığı ve Uzman Psikolog Ayben Ertem işbirliğiyle oluşturduk. Okul binalarının konumu, ışık alma oranları ve cam yüzeyleri özelliklerine göre segmentlere ayrılarak hazırlanan bu koleksiyonda, okul öncesi, ilköğretim ve liseler için seçilmesi gereken renk tonları yer alıyor. Anaokulları için sınıf, oyun odaları, yemek alanı, müdür odası ve koridorlar özelinde renk önerileri verilirken, ilkokul ve liseler içinse sınıfların ışığa ve baktığı yöne göre değişen renk alternatifleri sunuluyor. Yine ilkokul ve liselerde sınıf içinde bulunan duvarların her biri için ayrı renk seçimleri bu çalışmamızın dikkat çeken özellikleri arasında.


Araştırmalara göre çocukların büyük kısmı 4-4,5 yaşlarında renkleri tanımanın doruk noktasına erişirler. Renkten şekil tanımaya dönme yaşı 5 yaş civarındadır ve şekil dominansı daha çok 9 yaşlarında ortaya çıkar. Yani bu durumda okul öncesi çocuklar ve hatta 7-8 yaşına kadar çocuklar için tasarımda asıl önemli olan renktir.

Bazı renkler uyarır, bazıları gevşetir, rahatlatır, bazıları da yorar ya da kaygı yaratır. Her renge verilen tepki bilinçaltından olur. Okuldaki sınıfları planlarken çeşitli renklerin belli işlevleri harekete geçirdiğini bilmek faydalıdır. Örneğin ortamdaki koyu renkler öğrencilerde belirsizlik ve kasvet yaratabilir. Renkler, sıcaklık, soğukluk hissi gibi duygusal reaksiyonlar yaratabilir.

Genelde tüm dünyada bir okul yapılırken renklerin öğrenmedeki yeri, çocuklar üzerindeki psikofizyolojik etkilerine göre plan yapılmaz. Renklerin etkisini hissedebilmek için öncelikle endüstri alanında çalışmalar başlamıştır. Kazaların azalmasından, hastanelerde ameliyatların daha verimli geçmesine kadar ya da hastaların odalarında daha hızlı iyileşme göstermelerine uzanacak birçok etki görülmüştür. Uygun kullanılan her renk o ortama olumlu bir katkı sağlayacaktır.

Okullarda kullanılacak uygun renkler de mutlak bir şekilde öğrenmeyi pozitif yönde etkiler. Neşeli, keyif veren renkler, bir çocuğun özgüvenini arttırabilir. Çocuklar ortamdaki dalgalanmalardan, değişimlerden etkilenirler. Kafaları karışabilir ya da korkabilirler. Tavan yüksekliği, ışık ve rengin uyumu bu anlamda çok önemlidir. Onlar için güvenli, rahat ve ilginç bir yer olmalıdır.

Çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimiyle çevresel faktörler arasındaki ilişkiye dair çok önemli çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle okul öncesi çocuklar, güven hissi arar. Beyinlerinin uyarılmaya ihtiyacı vardır ve hayal güçlerini destekleyici ortamlar olması gerekir. Bu tür bir ortamın aynı zamanda konsantre olmalarına yardımcı, yormayan ve görsel uyaranların da rahatsız etmediği türde olması gerekir.

Renklerin, çocuklar için birçok farklı unsur arasında çok önemli bir yeri vardır. Fiziksel tepkileri ve kas kuvvetini etkilediğine dair çalışmalar gösterilmiştir. Burada mavi rengin kasları güçlendirdiği, kırmızı ve pembenin tersine bir etki yaptığı örneğini verebiliriz. Grangaard (1993), renklerin etkisiyle alpha beyin dalgası değişebilir, duygu durumumuzu değiştiren zihinsel berraklık sağlayan hormonlar salınabilir.

Okul öncesi çocuklardan yetişkinler sorumludur ve onlar için dengeleyici, pozitif bir ortam yaratmak da onların görevidir. Ara ve üçüncül renkleri uygularken, örneğin o alanda sarının mutluluğu ve neşesi mi isteniyor, yoksa kırmızının uyarıcı, heyecan verici etkisi mi karar vererek uygulanmalıdır. Çocuklar, 4 yaşından itibaren renklerin karışımından keyif almaya başlarlar ancak 8 ila 12 yaşları arasında tam manasıyla renkleri sanat becerilerinde anlayarak kullanabilirler. O yaşlarda bile renk karışımlarını anlamaları yetişkinlerin seviyesinde değildir.