Renk hayatımıza heyecan ve coşku katan bir duygudur. Çevremize dönüp baktığımızda gözün gördüğü her yerde renk vardır. Rengin olmadığı bir dünya inanılmaz keyifsiz olurdu herhalde.

Ancak rengi anlamak için ışığı bilmek gerekir. Işığın olmadığı bir yerde renkten söz etmek mümkün değildir. Işık yoksa renk de yoktur. Renk göz ile algılanabilen bir ışık etkisidir. Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyan ışınlardan gözümüzde meydana gelen duyguların her birine biz renk diyoruz.

Renk kelimesi Farsça rang/reng kelimesinden dilimize geçmiş olup boya, kan, utanma gibi anlamları zamanla taşımıştır.

Renkler; kan basıncı, nefes alış veriş, sindirim, vücut ısısı ve beyin aktivitesinde farklı fizyolojik tepkilere sebep olur. Nöropsikolog Kurt Goldstein’a göre görme özürlüler bile derilerindeki dermo optik görüşü sayesinde farklı renkteki ışıklarda farklı fizyolojik tepkiler verirler. Renk körleri ve gözleri bağlı insanlarla yapılan çalışmalarda da renk ve şekilleri ayırt edebildikleri görülmüştür. Kırmızı rengin altındaki elektromanyetik (infrared, radyo dalgaları) ve morun üzerindeki (ultraviyole, Xray, gamma ışınları) dalga boylarının fizyolojik etkileri bulunmaktadır. Görebildiğimiz elektromanyetik dalgaların sağlığımız üzerindeki etkilerine dair kanıtlar mevcuttur. Bu kanıtlar melatonin ve serotonin ile yapılan çalışmaların sonuçlarıdır. Bu hormonlar beyinde hipofiz bezinden salgılanır. Araştırmalar, beynin bazı bölümlerinin yalnızca ışığa değil farklı dalga boylarına (renklere) da tepki verdiğini göstermiştir. Farklı renkler hormonu uyarmak ya da azaltmak için endokrin sistemiyle farklı etkileşime girerler.

Çocuklar evden sonra en çok okullarında vakit geçirdiklerinden okullardaki renk ve ışığın çocuklar üzerinde oldukça etkisi vardır.

Bir sınıfın en önemli karakteristik özelliklerinden biri de ışıklandırmadır. Birçok farklı unsuru görmeye imkan sağlar. (Fielding, 2000; Lyons, 2003) Öğrenme materyalleri için uygun görsel ortam yaratmak, o işe ehemmiyet vermeyi gerektirir. Görsel ortam, öğrencinin görsel uyaranı algılama becerisini, fikrini, düşüncesini, tutumunu ve performansını etkiler. Dunn (1985) bir okulun ışığının tüm eğitim sisteminin en etkin, en belirleyici unsurlarından olduğu üzerinde ısrar etmiştir. İyi bir ışıklandırmanın estetikten öte psikolojik olarak etkilerini bulmuştur. Luckiesh ve Moss (1940) da 5. ve 6. sınıf öğrencilerinin test sonuçlarının iyi aydınlatılmış bir sınıfta, kötü aydınlatılmış bir sınıfa göre daha iyi olduğunu bulmuşlardır. Philips (1997)’e göre de iyi bir ışıklandırmayla öğrencinin performansı arasında direkt bağlantı bulunmaktadır. Rouner (1982)’ye göre de ışıklandırma o kadar önemlidir ki, mevsimsel duygu durumu değişikliklerinde bile kişinin etrafındaki parlak ışığı artırmışlardır. Kötü ışıklandırma, huzursuzluk ve rahatsızlık hissi verir.

Doğal ışık öğrencileri rahatlatır, konsantrasyonu arttırır ve çocuklardaki hiperaktiviteyi azaltır. (Dunn and Dunn, 1993; Brand, Dunn & Greb, 2002)