Renklerin Eğitimdeki Önemi

Renklerin Araştırmalardaki Yeri

Eğitim alanlarında renkleri seçerken estetik renkleri seçmekten çok fonksiyonel renkleri seçmek önemlidir. Çok fazla uyaranın olduğu bir mekanda duyular fazla yüklenir. Tersine bazı mekânlarda kullanılan renkler de stres yaratabilir ya da uyaran o kadar azdır ki üretkenliği teşvik etmez. Yani uyaranın hiç olmaması, uyaranın fazla olması kadar zararlı olabilir. Yapılan çalışmalar, öğrenmeye faydalı olması açısından renkleri seçerken bireysel ve cinsiyet farklılıklarını da göz önünde bulundurarak seçmek gerektiğini gösteriyor. Sinofsky ve Knirck (1981) yaptıkları bilimsel araştırmada, renklerin öğrencilerin davranışlarını, tavırlarını, dikkat sürelerini ve öğrenmelerini aynı zamanda hem öğrencilerin hem öğretmenlerin zaman mevhumunu etkilediğini buldular. Araştırmaya göre bir sınıfın rengi çocukların bir bilgiyi ne kadar aldıklarını ya da alamadıklarını etkileyebilmektedir. Geçmişte ve günümüzde yapılan çalışmalar daha açık renklerin, koyu renklere nazaran öğrenmeyi daha fazla desteklediğini göstermektedir. Rice (1953), okullardaki boya renkleri dikkatlice planlandığında anaokulu çocuklarının ve ilköğretim çağındaki çocukların akademik başarılarını olumlu etkilediğini söylemektedir. Bir başka çalışmaya göre de okullarda seçilecek renkler depresif ve monoton bir atmosfer yaratabildiği gibi mutluluk, heyecan verici, uyarıcı bir etki de yaratabilir. Dikkatlice seçilen okul renkleri okulda pozitif etki yarattığı gibi devamsızlığı da azalttığı görülmüştür. Bross and Jackson’a (1981) göre de öğrenciler tarafından da beğenilen okul renkleri kas gerginliğini ve motor kontrol becerilerini etkiler. Başka birçok çalışma da soğuk renklerin kan basıncı üzerinde etkisi olduğunu ve yavaşlattığını göstermiştir. (Wohlfarth, 1986; Sydoriak (1987; Hathaway, 1988; Faily, 1979) . Kan basıncında, kalp ritminde değişiklik yaratan renkler, çocukların dikkat sürelerinin artması ve bunun da öğrenmeye fayda sağlaması açısından oldukça önemlidir. Ortam renklerindeki farklılık sonucu gözleri görmeyen çocuklarda bile kan basıncında ve agresif davranışlarda azalma gözlemlenmiştir. (Wohlforth and Sam 1982)

Franke Mahnke (1987) eğitim alanlarında rengin önemini şöyle açıklar:

‘’Rengin yararına renk, yapıcı küçük bir iş başarır, tıpkı kasvetli ortamların hiç yapıcı bir şey başarmadığı gibi… Eğitimdeki önderler, liderler okulun fiziki tesisinin, eğitim ve çalışma ortamına psiko-fizyolojik katkısının hayati önem taşıdığını anlamalılar. Uygun renkler, göz sağlığını koruma, yaratıcı ve üretken bir alan sağlama, fiziksel ve ruhsal sağlığı koruma için önemlidir. Sinirlilik, huzursuzluk, ilgi kaybı ve davranış problemlerinin çoğu hatalı koşullardan, ortamlardan, planlanmamış ışık ve renklerden kaynaklanıyor.‘’

Araştırmalar farklı renklerin ışıklarının kan basıncını, nabzı ve nefes oranlarını, beyin aktivitesini ve bioritimleri değiştirdiğini göstermektedir. (Gruson, 1982) Çocuklar, öfkelerini, duygusal kaygılarını, duygu değişimlerini serbest bırakabilecekleri aktivite, oyun alanları ararlar. Bu alanlarda Filli Boya renk kartelasının sıcak renkleri aktiviteyi arttırmak, soğuk renkleri de sakinleştirmek, gevşetmek için kullanılabilir.

Sınıftaki fiziksel unsurlar, yani duvar rengi, pencerelerin büyüklüğü, sıraların yerleştirilmesi kadar öğretmenlerin enerjisi de çok önemlidir. Öğretmen motive değilse ya da negatifse öğrenciler üzerinde bunun da direkt etkisi olacaktır. Bu yüzden öğretmenlerin masaları, odaya giren ışık ve tüm gün boyunca baktıkları duvarın rengi de çok önemlidir. Öğretmen tüm gün boyunca uyarıcı bir duvar rengine bakıyorsa ve belli bir saatten sonra gerginse bu öğrenciler üzerinde negatif etki yaratacaktır. Duvarın rengi gözü ve ruhsal sağlığı etkileyen sakinleştirici bir renk olursa öğretmenin ruh hali de daha dengeli olacaktır.

1976’da Rikard Kuller rengin ve görsel örüntülemenin nasıl yalnızca beynin üst tabakasını değil bütün merkezi sinir sistemini etkilediğini göstermiştir. Renklerin, alfa beyin dalgası aktivitesini değiştirdiğini göstermiştir ki bu tıbbi sahada insanlardaki zihinsel uyanıklık derecesini ölçmek için kullanılıyor. Buna ilaveten renk, insan gözünden iletildiğinde, beyin, duygularımızı, enerji seviyemizi ve zihinsel berraklığımızı etkileyen bir hormon salgılar.

Bazı davranış problemleri sınıflarda bulunan Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite ya da öğrenme güçlüğü olan çocuklarla ilişkili olabilir. Sınıftaki bir çok uyarıcı ve uygun olmayan renkler bu çocukların semptomlarını daha da arttırabilir.

Renkler bizim yaşamımız ve deneyimlerimizdir. Duygularımızı etkiler ve bize bilinçaltında ya da bilinçüstünde tesir eder. Bir çocuğun zamanının çoğu, sınıfta oturarak geçmektedir. Bu mekan onların küresel toplumda başarı kazanmaları için gerekli birçok beceriyi öğrenmeleri ve kullanmaları için gerekli olan alandır. Sınıf, kendilerinin dünyadaki yerlerini anlayacakları mekandır. Geleceklerini şekillendirecekleri, ne istediklerine, kim olmaya karar verecekleri ve hedef koyacakları yerdir. Sınıf, bir çocuğun gelişiminde bu kadar önemli bir yer tutuyorsa o sınıfın çocuklara göre tasarlanması, boyanması da bir o kadar önemlidir.

Birçok araştırma insanların odaların dereceleri aynı olsa bile bazı odalarda daha sıcak hissettiğini gösterir. Sıcaklık hissi kırmızıların, sarıların, turuncuların veya çikolata kahvelerin kullanımıyla olur.

Duvar renkleri kırmızı ve çikolata kahve için çok iddialıdır ve fazla uyarır; dolayısıyla mobilyaları bu renklerden tercih etmek sıcaklık yaratır.

Torice ve Logrippo (1989) tarafından yürütülen çalışmada daha aktif çocukların soğuk renkleri tercih ettiği, daha dingin, uysal çocukların da sıcak renkler etraflarında olduğunda daha rahat hissettikleri görülmüştür.

Morton (1995) ”bir rengin saflığı ve diğer renklerle kontrastı, rengin sıcaklığından daha önemlidir” diyor. Yoğun “bir yeşil bazen yoğun bir kırmızı kadar insanı uyarabilir ”diye iddia eder. Bir öğrenme alanı yaratılacaksa o alanda çok fazla uyaran olmamasına dikkat etmek gerekir. Çok fazla renk olması da sıcaklığı, tonu ne olursa olsun fazla uyarımdır. İnsan beyni görsel bir bilgiyi düzenlemek için sürekli bir çaba sarfeder. Çok fazla renk, ışık, hareket ya da örüntü dikkat dağıtıcıdır ve beyin görsel aramayı yaparken zorlanır. Bir öğrenme alanının stres, gerginlik yaratması bazen çok fazla renkten de olabilir. (Verghese 2001)